Bir Ceylanın Hikayesi

Geceleyin
Bir başına
Güneşin varken dahi giremediği
Bir ormanda kaybolur ceylan.
Her yer gidilebilir, her yer gidilemez.
Bir yaprak ilişir gözüne ilkin
Sonra hep korktuğu gölgeler.
Derin bir nefes alır
Kaçmak ister korkularından
Her yer gidilemez, her yer gidilebilir.
Ayağı yere değdiği anlarda korkar ceylan
Takılıp kalmaktan
Bir karıncanın ezilen günahına
Güneşi görmek ister
Sessiz gecede, hiç gelmeyecek gibidir
Bir başınalık musallat olur
Güneş hiç gelmeyecek gibidir.

Parlar gözleri bir ateş böceğinin
Sokulur usulca bir dostluğun kapısına
Bir parlayan göz daha görünür
Hafif ıslak, sevinçten ağlayan
Sevinir ceylan
Bir dost bulmuştur derken
Bir anda ışık kaybolur cevherinden böceğin
Yine koşmaya başlar, nefessiz.

Tan yeri ağarıyor neredeyse
Ceylan biraz daha dayan
Bitmek üzere yalnızlığın
Ormanın kıyısına yanaşmıştır
Nefes nefese kalmışlığın dostluğuyla
Birden bir sıcaklık,
Kanı kaynıyor gibidir en kızgın ateşte.
Bir sıcaklık bir yerlerde
Sonra karanlık yine başucunda
‘Gitme’ der, ‘dostum güneş gitme.
Tüm gece seni aradım
Tam da bulmuştum aslında, gitme.’
Bir çift ayak sesi
Kırılan çalı sesleri
Yapraklarda hışırtılar
Ormanda sessizlik
Kanlanmış toprak
Barut kokusu
Kainatta bir çığlık
‘Dön evine avcı
Evine dön.’